Mustafa ASLAN
  mustafa aslan'ın idil önemli ile ilgili yazıları
 




GEL KOLLARIMDA UNUT VE PLASTİKLEŞME

                                                      

 

Gel Kollarımda Unut, İdil Önemli’nin Şiryan’ın Orkideler Kitabı’ndan sonra yayımlanan ikinci öykü kitabı. Ayrıca Önemli’nin hazırladığı antolojiler yazın dünyamızda ses getirdi.

Gel Kollarımda Unut kendine bile yabancılaştığı, ilişkilerin insanla birlikte yapaylaştığı plastikleştiği, bir “şey”leşmeye (chose) doğru gidildiğinin açıkça anlatıldığı günümüz insanının iç dünyasına ışık tutan öykülerden oluşmaktadır. Öykülerde anlatıcı/kahraman birinci ve üçüncü tekil arasında değişiyor.

Gel Kollarımda Unut yalnızca günümüz insanının iç dünyasına ışık tutmakla kalmayıp ondaki değişimleri de aktarıyor. Bir yerde onun öykülerine bakarak gelecekle ilgili kimi çıkarımları yapmamıza yardımcı olmanın yanında önemli ipuçları da veriyor, örnek okura.

 

KOKU VE İNTİHAR

 

Koku İdil Önemli’nin öykülerinin izleğinin izini sürmek için gereken anahtar sözcüklerden biridir. Yapıtında bir değil birkaç öyküsünde koku sözcüğünün öykünün izlek dünyasının kapılarını bize açtığını görüyoruz.

İntihara karar veren ancak unuttuğu lise aşkı Zehra’nın kurtardığı birinin anlatıldığı kitaba adını veren Gel Kollarımda Unut ve Kalabalıktaki Kadın öyküsünde intihardan, mezar taşı soyguncusu sevgilisini ve anlatacak bir şeyi olmayan Remzi Bey’in anlatıldığı Günün Şanslı Adamı’nda kokudan, kötünün iyisi metoduyla yaşayan kahramanın başvurduğu uzman Gel Kollarımda Unut‘da kokuyla (misk) tedavi eden biridir.

Misk insanlara, hep geri dönmek istedikleri bu efsanevi yeri hatırlatsın diye gönderildi. Misk, unutulan en eski efsaneyi hatırlamanın kokusudur. “(s.15)

 

PLASTİK EVREN

 

Yazar açıkça söylemese de küreselleşme dalgasıyla birlikte işsiz, örgütsüz ve umutsuz kalan insanları büyük kentin bunaltıcı havasını ekleyerek veriyor, başta Kalabalıktaki Kadın adlı öyküsünde. Bir sabah işine giden kahramanımız turnikelerden geçemiyor. Turnikelerden geçmesini sağlayan kartını artık işlevini yitirmiştir.

Bu işten atıldın demektir açıkçası. Toplumdaki insanların örgütsüz, darmadağın olmasından kaynaklanana sendikasızlık… Çünkü örgütlü insan güçlü insandır. Onu öyküde olduğu gibi kapı önüne atamazlar. Belki de, büyük kenti bunaltıcı yapan insanların geleceğe güvenle bakamamalarının yanı sıra buralara yakışan yapılaşmanın olmamasıdır. Siyah Saçlı Kız’da olduğu gibi kızın saçını siyaha boyatması bir imgedir. Karamsarlığı, iç dünyasında işlerin kötüye gittiğini imler, saçın siyaha boyanması.

Önemli yapaylaşan bir dünyada insanın nasıl boşluğa düştüğünü işini kaybeden birinin kahve falı ve tarotla uğraştıktan sonra ruhlar alemiyle içli dışlı oluşunu Medyum’da anlatır. Bu öyküdeki falcı kızın izlerini Gel Kollarımda Unut öyküsünde de görüyoruz. Hiç anlamadığı halde ruhlar alemiyle ilgilenirken de müşteri sıkıntısı çekmemesi.

“…Kahve falı meselesine profesyonel olarak daldım. Dalış o dalış. Bu iş o kadar derinmiş ki dibini bulmak imkansız! Kahve falından sonra tarota sardım. Özellikle Zen tarotu konusunda ustayımdır. Ama asıl iş ruhlar alemine dalınca değişti. “ (s.103)

Birbirinin aynı olan insanlarla doludur sokaklar. İnsanların giyiminden yiyeceğe, okuyacağı kitaba kadar nerdeyse rüyalarına kadar her şey belli merkezlerden belirlenmektedir. Kahverengi Gözlü Adam’da adamın karısının birbirine çok benzemelerinin yanı sıra adlarının da aynı olması buna iyi bir örnektir.

“Bizi uzaktan bir yerde otururken görecek, tanıdık biri çok dikkatli bakmadığı sürece, sevgilim Şebnem’i, karım Şebnem’den ayıramazdı.” (s.99)

Kelime Kusan Adamda da kahramanın “harf kusma”sı, “sözcük zehirlenmesi” kişiler arası iletişimsizliği imler, kişinin bunalmasını anlatmakla birlikte. Kusulan harflerin plastik olması iletişimde kullanılan sözcüklerin de yapaylaşmasıdır. Kişiler arası iletişimde göndergenin içtenlikten uzak, alıcıyı aldatmaya yönelik olduğunu söyleyebiliriz.

Ve ağız dolusu kelime fışkırırcasına, zehirlememelere özgü sert kasılmalarla dışarı fışkırıyordu.” (s.123)

 

KÜRESELLEŞME TÜKETİM ÇILGINI YAPAR

 

Plastikleşen bir dünyada ilişkilerinin de yapaylaştığını ayrımsayan insanın umutsuzluk çukuruna yuvarlanmasına neden olan küreselleşme rahatlaması için bir yol gösteriyor. Alışveriş yap ve rahatla. Artık insanlar gezmelere alışveriş merkezlerine gidiyorlar. Açık havada yakınlarıyla, dostlarıyla geçirecekleri zamanlarda, büyük alışveriş merkezlerinin her yanı havalandırma sistemiyle örülmüş kapalı alanlarda eşyalara bakarak geçiriyorlar. Yalnız bakmakla kalmayıp hiç kullanmayacakları eşyaları da alıyorlar. Bankalarca ellerine tutuşturulan kredi kartlarıyla ödemelerini yapıyorlar. Evlerinin dört duvarı arasına koşa koşa ulaşıp rahatladıklarını duyumsuyorlar, bir süreliğine.

Maalesef plastik bir evrende yaşıyoruz, bundan şüphe duyan biri olursa onu hemen Dilek’le tanıştırırım. Canım sakız istiyor.” (s.81)

 

İdil Önemli plastikleşen, örgütsüz güçsüz şeyleşen insanı ve ilişkilerini ülkemizde ilk yazan birkaç kişiden(M. Aslan Kedisiz Sevda Zamanları, B. Günel Güz de Geçer  ) biridir. Gel Kollarımda Unut edebiyat dünyamız için çok önemli yapıtlardan biridir, birçok açıdan. Rahat okunan metinlerle, günümüz insanının ağır çıkmazları anlatılıyor birbiriyle bağlantılı öykülerinde, önemli. İdil Önemli, önemli öyküleriyle önemli bir öykücü olduğunu bu yapıtıyla ortaya koyuyor.

 

* İdil Önemli, Gel Kollarımda Unut (öykü), Everest Yayınları, Birinci Basım: Nisan 2008-İstanbul

 

 

 
  46552 ziyaretçi (97267 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol