Mustafa ASLAN
  mustafa aslan'ın cengiz aytmatov'la ilgili yazıları
 

 

http://81.8.20.1/stellent/groups/public/documents/site_studio_images/gp_213660.jpg



http://img236.imageshack.us/img236/640/dcymmsx5.jpg




http://www.kitapci.nl/dilara-tr/images/1155039861Cengiz%20Aytmatov%20%20Gun%20Olur%20Asra%20Bedel.jpg




GÜN OLUR ASRA BEDEL'İN GÜNCELLİĞİ

  25 Ağustos 2008

 

Ülkemizde Gün Uzar Yüzyıl Olur adıyla da yayımlanan Gün Olur Asra Bedel sadece Cengiz Aytmatov'un önemli eserlerinden birisi değil aynı zamanda günümüzün sayılı romanlarından biridir. Aile, aşk, gelenek-modernlik, mankurtlaşmayla birlikte yabancılaşma kavramlarının sorgulanmasının yanında geleceğin toplumunun düşünün de kurulduğu bilim kurguyla mayalanmış bir yapıt.

 

Uzam: Sarı Özek bölgesi. Boranlı demiryolu istasyonu. Uzam olarak seçilen Sarı Özek bölgesi sözlü edebiyat geleneğinin güçlü olduğu bir yerdir.

İkinci Paylaşım Savaşı'ndan beri arkadaş olan Yedigey ve Kazangap romanın iki önemli kahramanı. İkisi de bu savaşta Alman faşistlerine karşı savaşmışlardır. Roman Kazangap'ın ölüm haberiyle başlar. Demiryolcu Yedigey arkadaşı Kazangap'ın çocuklarını çağırır. Cenaze bir deve üzerine konulup yola çıkılır. 

Kazangap'ı vasiyeti üzerine ikiz tepe denilen iki tepenin üzerindeki mankurt oğlu tarafından öldürülen Nayman Ana'nın mezarının yer aldığı Ana-Beyit bölgesindeki mezarlıkta toprağa vermek üzere yola çıkarlar.

"İhtiyar Kazangap şunu da söylemişti:"Öldüğüm zaman beni Ana-Beyit'e gömmeni istiyorum Yedigey, Aral'a gelince bu onu son görüşüm olacak!"

Yedigey, gözlerine dolan yaşı yeniyle sildi." (s.54)

 Ancak burası uzay çalışmaları için ayrılmıştır. Bölgeye girmek yasaklanmıştır. Yedigey'in bütün uğraşılarına karşın istenilen yere gömemezler Kazangap'ı. Ancak yolda bir yere gömerler. Yedigey kendisinin de buraya gömülmesini vasiyet eder.

Bu yolculuk sırasında Yedigey, Kazangap'la yaşadıklarını gözünün önünde canlandırır. Geriye dönüşlerle örülen romanda gelenekselle-bilimkurgu buluşur.

 

MANKURTLAR (İŞBİRLİKÇİLER )

 

Juan  Juanlar bugün de vardır. Sarı Özek bölgesi haritası değiştirileceği açıkça söylenen ülkelerdir. Bugünün Juan Juanları Amerika ve AB ülkeleridir. Başta ülkemiz olmak üzere sayısını artırmayı düşündükleri içimizdeki mankurtlarla saldırılarını sürdürmektedirler.

Mankurt… Sarı Özek'i işgal eden  Juan Juanların tutsak ettiklerinin kafasındaki saçları kazıyarak kılları tek tek çekerlermiş. Hemen orada deve kesilir ve yaş deve derisi kıları çekilmiş bu kişinin kan içindeki başına sıkıca geçirilirmiş. Buna "deri geçirme işkencesi" denirmiş. Tutsak başını yere sürtmesin diye boynuna bir kütük ya da tahta kalıp bağlanırmış. Çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlanıp, aç susuz birkaç gün güneşin altına bırakırlarmış. Başlarına da tanıdıkları gelip kurtarmasınlar diye gözcüler konurmuş. Bu işkencelere maruz kalan ya hafızasını yitirirmiş ya da ölürmüş. Hafızasını yitiren, geçmişte yaşadıklarını anımsamayan bir mankurt yani bir köle olurmuş.

 Ailesini, kim olduğunu kısacası geçmişini anımsamazmış. Büyük bir yabancılaşma içerisine girermiş. Bugün de kendi iradesiyle hiçbir iş yapamazmış.

Yapıtta olduğu gibi Nayman Ana mankurtluktan kurtarmaya çalıştığı oğlu tarafından öldürülür. Bir mankurt efendisinin sözünden çıkamaz, emir verilirse annesini bile öldürür.

"Juan Juanların bir tutsağı mankurt yaptıkları duyulur, öğrenilirse, artık onu en yakınları bile gerek zorla, gerek fidye vererek kurtarmak istemezlermiş. Çünkü bir mankurt, eski vücuduna saman doldurulmuş bir korkuluktan, mankenden farksız olurmuş onlar için." (s.139)

Cengiz Aytmatov'un Gün Olur Asra Bedel adlı romanı bugün de güncelliğini korumaktadır, yazılmasının üstünden otuz yıldan fazla zaman geçmesine karşın.

Günümüzde insanlar mankurt yapılmak için kafaları kazınıp tek tek kılları çekilerek, kafasına taze deri geçirilip güneşin altına eli kolu bağlı günlerce başında gözcülerle konulmuyor. Ama mankurtlaşma daha değişik yöntemlerle sürüyor, Juan Juanların yerini başkaları alarak hem de. İnsanların bellek yitimine uğraması için çeşitli iletişim araçlarını kullanıyorlar en başta. Televizyon kanalları sürekli çoğalmaktadır. İpe sapa gelmez diziler ve programlar insanların mankurtlaşmasına neden olmaktadır, bana göre. Büyük bir haber kirliliğinin yaşandığı interneti, gazeteleri, alışveriş çılgınlığını… unutmadan söylemek gerek.

Genişletilmiş Kuzey Afrika ve BOP çerçevesinde haritasını değiştirecekleri ülkede çok sayıda mankurt yaptılar. Bu mankurtların gözünde ülkeleri ve insanları pul değerinde değildir. Ülkeleri aleyhine yapılacak her türlü etkinlikte yer alırlar. Sahiplerinin bir tek emirleriyle onları dünyaya getirenleri bile öldürmeye hazırdırlar, tıpkı Gün Olur Asra Bedel'de olduğu gibi. Çevremize baktığımız zaman mankurtları daha iyi görürüz.

 

ÜTOPYA

 

Yazar gelecekte kurulması gereken toplum biçimini bu kitabında yazmıştır. Orman Gögüs gezegeni olarak adlandırdığı bu ütopik toplumu uzaya gönderilen iki kozmonotun gözüyle verir. Burada insan ömrü 130-140 yıldır. 200 yıl yaşayanlar bile vardır. Tek sorunları insan ömrünü uzatmaktır. Bu gezegendekiler güneş enerjisinden yaralanmaktalar hatta geceyle gündüz arasındaki ısı farkını enerjiye çevirip biriktirmektedirler. İklimi denetim altına almayı öğrenmişlerdir. Kozmonotlar, önlerine çıkan sis bulutlarını ışınlayıp dağıttıklarını, deniz ve okyanuslardaki su akıntılarını yönlendirdiklerini bu sayede gezegenlerindeki havanın nem oranını ve ısısını ayarladıklarını belirtirler. Bütün bunların yanında 'içkuraklık' adını verdikleri bir sorunları vardır. Gezegenin güneydoğusunu büyük kum fırtınaları kasıp kavurmaktadır.

 

DEVLETİ  BİLMEYEN TOPLUM

 

Gün Olur Asra Bedel'de Aytmatov'un ütopik toplumunun sosyal yaşantısından da söz eder. Bunların devlet denilen kurumun ne olduğunu bilmediklerini yazar.

""Şüphesiz onların da sosyal hayatta insan mantığını ilk çağlardan beri baskı altında tutan, çok düşündüren, ahlaki, fikri konularda büyük problemleri var. Uygarlık ve refah düzeyi ne kadar yüksek olursa olsun, on milyardan fazla insanın bir arada, hiçbir meseleleri olmadan yaşayabilmesi o kadar kolay bir şey değil. Bununla beraber, karşılaştığımız bir gerçek bizi büyük bir şaşkınlık içinde bıraktı. Bu gezegenin insanları devlet denilen kurumun ne olduğunu bilmiyorlar. Para, savaş, silah gibi şeylerden haberleri bile yok…" (s.113)

 

SOSYALİZM DEĞİL SOVYET ELEŞTİRİSİ

 

Gün Olur Asra Bedel'de  Stalin eleştirisi vardır. Sovyet yönetiminin aksayan yönlerini de çekinmeden eleştirmiştir. Ama Aytmatov hiçbir yapıtında açıkça sosyalizm eleştirisi yapmamıştır.

Yapıtta birçok insanın boş yere mağdur edildiğini yazar. Kulaklar olarak belirttiği varlılı büyük toprak sahipliği adı altında toprağı olmayan insanların bile "aşırılar" tarafından suçlandığını, haksızlığa uğradığını okura sunar.

"Kazangap'ın babası "Kulak"ların tasfiyesi sırasında sürülmüş, gerçekte bir kulak(varlıklı toprak ağası) olmadığı anlaşılıp serbest bırakılmış ama sürgünden dönerken ölmüş. O da bir çokları gibi, aşırıların baskısına, haksızlığına uğramış, bu gerçek anlaşılınca da iş işten geçmiş…" (s.81)

Yapıtta Kazangap'ın cenazesi uzay çalışmaları yapıldığı için yasaklanan bölgeye gömülmez. Bu bir imgedir. Anlatılanlar yazarın aşırılar adını verdiği anlayışla bilimsel anlayışın çatışmasıdır.

Haksızlığa uğrayan bir başka kişi Abutalip Kuutubayev'dir. Bu kişi yazdığı Yugoslavya'daki partizanlık anıları ve çevrede yaptığı kimi sosyalizm aleyhine olmayan kimi konuşmalar yüzünden tutuklanır ve ölür. Geride kalan çocuklarının içler acısı durumunu çok iyi verir, yazar. Her fırsatta bu haksızlığı kahramanı aracılığıyla dile getirir.

"-…İstasyona gelen müfettişlerden biri, Yugoslavya ile ilgili anılarını yazdı diye aleyhinde bir rapor düzenlemişti. Abutalip orada partizanlarla birlikte çarpışmıştı da… Bu müfettiş onun aleyhinde birçok şeyler uydurdu ve sonra Beria'nın iki adamı ile onu alıp götürdüler." (s.345)

 Cengiz Aytmatov'un Gün Olur Asra Bedel adlı romanı geleceği gelenekseli yadsımadan veren bir yapıt. Geleceğin dünyasının ip uçlarını sorunlarıyla birlikte sunuyor bugünden koparmadan.

 

*Cengiz Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel'de  (roman) Elips Yayınları,2007-Ankara


http://static.ideefixe.com/images/145/145109_2.jpg
CENGİZ HAN’A KÜSEN BULUT’TA “SOVYETLER BİRLİĞİ” ELEŞTİRİSİ
  04 Ekim 2008

 

 

Cengiz Aytmatov’un Cengiz Han’a Küsen Bulut adlı yapıtı için iki şey söylenebilir. Birincisi Gün olur Asra Bedel’in bölümlerinden biri olabilirdi, ikincisi; Gün Olur Asra Bedel’in süreridir denebilir.

Yapıt, birey–devlet ilişkilerini Sovyet yönetimi çerçevesinde sorguluyor, Gün Olur Asra Bedel’deki gibi. Kalp sektesinde yetkililerce öldüğü söylenen öğretmen Kuttubayev’in ölümünün perde arkası anlatılıyor, Sovyetler Birliği eleştirisi yapılarak.

Kuttubayev, askeri savcı tarafından Cengiz Han’la ilgili bir efsaneyi yazmakla suçlanır. Bu çok önemli bir delildir,  onun için. Efsanede Avrupa’yı fethe giden Cengiz Han’ın Sarı Özek’ten geçerken kurallara uymayan iki sevgiliyi idam ettirmesi anlatılmaktadır kısaca. Askeri savcı bu efsaneden hareketle ülkeyi yıkmaya çalışan milliyetçilik hareketlerini yakaladığını ileri sürer. Sovyet yönetiminin düşmanıdır, milliyetçiler.  Burada milliyetçi olarak adlandırılanlar resmi görevlilerin belirttiği gibi gerçekte ayrılıkçı eylemler içerisinde değillerdir. Bu kişiler Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine aykırı davranışlar içerisinde değillerdir. Hatta Kazak dilinde araştırma yapmak isteyen birinin kurşuna dizilmesi, bunlardan kimileri yirmi beş ve onar yıl kürek cezasına (çalışma kamplarına sürülür) çarptırılır.

Bu milliyetçilerden ikisi, Kazak dilinde, o lanetlenmiş ataerkil - feodal düzeni amaçlayan bilimsel araştırma yapmak suçlamasıyla kurşuna dizilmiş, Filoloji Enstitüsü ve Edebiyat Akademisi’nde öğretim üyesi olan diğer ikisi yirmibeşer yıl, ötekiler de onar yıl kürek cezasına (çalışma kaplarına sürülmeye) mahkum edilmişlerdi.” (s.12)

 

STALİN–TİTO ÇEKİŞMESİ

Yapıtta yazdığı ileri sürülen efsane üzerinden Kuttubayev’in suçlamasının ardında Stalin-Tito çekişmesi göze çarpmaktadır. Kahramanımız II. Paylaşım Savaşı sırasında Almanlara esir düşmüş, ama kaçmayı da becerir esir kampından.  Daha sonra Yugoslav partizanlarına katılarak Almanlara karşı savaşır. Ancak burada içinde olmadığı bir toplantıda İngilizlerle görüşme konusu vardır. Askeri savcı bu noktadan yola çıkarak Sovyetler Birliği’nde Kuttubayev’le aynı esir kampından kaçan, partizanlarla savaşan arkadaşlarını İngiliz ve Yugoslav gizli servileri hesabına yıkıcı etkinliklerde bulunmakla suçlanmaktadır. Davanın adını “İngiliz-Yugoslav gizli servisiyle ilişkileri ve Kazakistan’ın ücra yerlerinde halk arasında yıkıcı ideolojik fikirleri yayması davası” koymuştur. Ötesi zorla ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Onların çıkış noktasını ise Tito-Stalin çekişmesine dayanmaktadır. Bu çekişmesinin aslı ise yapıta göre, Stalin’in izni olmadan bağımsızlığını ilan etmesidir. Tito bir haindir. Onu izleyen Kuttubayev gibi milliyetçiler de haindir. Suçlama ise Yugoslavya’yı kendilerine örnek aldıkları savıdır.

Bu hainler, Stalin’in rızası olmadan bağımsızlığını ilan etmeye kalkışan Yugoslavya’nın yolundan gitmek istiyorlardı. Bundan daha büyük bir suç olur muydu hiç?! ( …) Stalin bu niyetlerini kursaklarında bırakır, ezer geçerdi onları.” (s.s. 18-19)

Sovyetler Birliği’nde Stalin Tanrılaştırılmıştır. Sözü edilen kişilerin çıkarı da bu ilahlaştırmadadır.

“…Bizim tanrımız iktidarı elinde tutandır. Gazetelerin de yazdığı gibi, bugünün dünyasına hükmeden, bizi zaferden zafere ulaştıran, bütün dünyada komünizmi yücelten Tanrı’dan söz ediyorum yani! Bu tanrı bizim dahi önderimizdir. Kervanın başını çeken kılavuz nasıl devenin baştaki devenin yularını tutyorsa, bizim Josif Visarinoviç (Stalin)de çağımızın yularını öyle elinde tutuyor. Ve biz de onun peşinden gidiyoruz.” (s.15)

Kuttubayev’e gözdağı vermek, ruhsal olarak yıkmak için Tansıkbayev; ‘Tito’nun da cezasız kalamayacağını, bu davayı bizzat Stalin’in izlediğini, kimsenin cezasız kalmayacağını, kötüleri acımadan yok edeceklerini’ (s.103) belirtiyor.

 

MANKURTLAŞMA

Kuttubayev’in suçlandığı bir konu da Mankurtlaşmadır, Sarı Özek Efsanesi’nden başka.

Aytmatov açıkça belirtmese de, Kuttubayev’in Mankurtlaşmayla karşı karşıya kaldığını imlemiştir. Cengiz Han’a Küsen Bulut’ta güneş ışınları altına bırakılan esir, yapıtta gece gündüz verilen ve gözlerini kaçırmamasını istedikleri ışıklardır.

Mankurtlaşma Cengiz Aytmatov’un Cengiz Han’a Küsen Bulut adlı yapıtının öncesi sayabileceğimiz Gün Olur Asra Bedel adlı romanında çok güzel bir biçimde verilmiştir. Juan-Juanların esir aldılkalarına uyguladıkları bir işkence çeşididir, bu. Tutsakların başındaki saçları kökünden kazınır, hatta kalan kıllar tek tek çekilir. Hemen bir deve kesilir. Yeni kesilmiş deve derisinden yapılan başlık saçı kesilen, saçı kökünden çekilen tutsağın başına geçirilir. Tutsak güneş altında günlerce aç sususz tutulur. Eğer ölmez sağ kalırsa hafızasını yitirir, bütün geçmişini unutarak. O artık bir ‘Mankurt’tur.

“…bu efsaneleri dolaylı ve üstü kapalı “milliyetçilik propogandası” olarak değerlendirecek, öyle görülmesini sağlayacaktı. Neydi Mankurt efsanesi? Unutulmuş, yararsız ata dilini canlandırmaya, milletlerin asimile olmasını, eritilmesini önlemeye çalışmak gibi zararlı bir çaba ve büyük suç idi.” (s.88)

Cengiz Aytmatov, Mankurtlaşmayı romanına bir renk katsın diye yazmamıştır. Başka kültürleri yok etmeye, eritmeye çalışanları yermek için yapıtının önemli bir bölümünü oluşturmuştur.

 

CENGİZ HAN VE…

Yapıtta Cengiz Han’ın yaşamı, kişiliği, liderliği üzerine bilgiler var. Ama yazar bun u yaparken Kuttubayev’in yaşadıklarıyla bağlantı kurmak için yapmıştır, bunu, Mankurtlaşmayla birlikte. Sovyet bürokrasisini kızdıran da kurulan bu bağlantıdır.

Başta Cengiz Han’ın acımasız bir kişiliği vardır, aynı zamanda iyi, bir teşkilatçıdır. Zafere giden yoldaki her türlü engeli canı pahasına da olsa aşma kararlılığındadır.

Cengiz Han’a “fetih tutkusu ve fatih mizacı” veren gökyüzünde onu izleyen buluttur. Bir yerde  “Bir sembol, onu bekleyen görevin, yüce yazgının bir tacı gibi duruyordu başının üzerinde o bulut.” (s.41)

                  

                   SONUÇ

Cengiz Aytmatov Cengiz Han’a Küsen Bulut’ta Sovyetler Birliği’ndeki bürokrasiyi eleştirmiştir, tıpkı Nazım Hikmet’in yaptığı gibi. Suçlu, ayrılıkçı imal etme yarışına girmiş resmi görevlileri yerden yere vurmuştur Gün Olur Asra Bedel’in süreri Cengiz Han’a Küsen Bulut adlı romanında. Yapıtta sosyalizmi eleştiren açık bir ifade yoktur, Sovyetler Birliği eleştirisi olmasına karşın.

Aytmatov’un yapıtları, bugün her zamankinden daha günceldir, dünyada yaşananları göz önüne alacak olursak, sözü fazla uzatmadan.

 

*Cengiz Aytmatov, Cengiz Han’a Küsen Bulut, Çeviren: Refik Özdek, Ötüken Yayınları, 2007-İstanbul



 

http://img.blogcu.com/uploads/kulube_toprak_ana.jpg




http://img.blogcu.com/uploads/kulube_beyaz_gemi.jpg




http://www.hermeskitap.com/catalog/images/9754370435b_tn.jpg





http://www.ekders.net/edebiyat/disturkler/elvedagulsari.jpg



http://static.ideefixe.com/images/145/145111_2.jpg






http://www.tulumba.com/mmTULUMBA/Images/bk/zBK972174PX912_250.jpg

 


Aymatov Bütün Eserleri / (Yıldırım Sesli Manasçı, Yüzyüze, Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek), Cengiz Aytmatov


http://www.kitapdostu.com/images_buyuk/26111609183142259.jpg

http://static.ideefixe.com/images/212/212440_2.jpg
 
  46585 ziyaretçi (97311 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol